Konsollarda yarattığı futbol devriminin ardından PC’ye de bomba gibi düştü. Geliştirilmiş grafikler ile gözlere hitap eden rakipsiz kralın tacını elinden almak çok zor.
Devler arenasında tek dev olma duygusunun verdiği gazla EA, FIFA 98 ve 99’da çok başarılı yapımlara imza attı. 2000’inci FIFA (?) da gayet iyiydi, ancak sonrasında gelişen olaylar EA açısından hiç de hayırlı olmayacaktı. Konsollardaki Winning Eleven muhabbetleri EA’in sinirini bozuyor, bozulan sinirin verdiği hırçınlık daha kötü oyunlar yapmasına sebep oluyordu. Devler arenasında tek dev değildi artık, konsolları ele geçirmiş güçlü bir rakibe sahipti FIFA.
Ancak Konami PC pazarına çok fazla girişmemiş, kendini konsollarla kısıtlamış bir firmaydı; ve bunun verdiği rahatlık ile EA, Sensible Software’in kapanışından kendine ders çıkarmayarak yeni FIFA’larda sadece makyözlük görevini üstleniyordu. Birkaç ufak değişiklik ile her sene hem FIFA’yı, hem de oynayanların gözlerini boyayan EA en büyük darbeyi baktığı ancak göremediği düşmanından; Konami’den yiyecekti. Winning Eleven’ı Avrupa için Pro Evolution Soccer adında sunan Konami, tatlı gelen PC pazarınından bir ısırık daha almak için 3. oyununu PC’ye çıkardı. Konsollarla ilgisi olmayanların bu sessiz bomba karşısında nutku tutulmuştu, hayatlarında bu kadar gerçekçi bir futbol oyunu oynamamışlardı! Hayır, bu bir futbol oyunu değildi; bu olsa olsa futbol “simulasyonu” olabilirdi. FIFA mı? O ne ki? Heh.
Pro Evolution Soccer 3’ten bu yana büyük ölçüde geliştirilen grafikler gerçekten göz alıcı duruyor. Statların atmosferi, meşaleler, konfetiler, ışıklar, stat zemini.. Hatta FIFA’dan görüp sevdiğimiz maç içinde oyuncuların üst ve başının çamurlanması olayına da girilmiş. Oyuncu yüzleri de detaylandırmadan nasibini almış. Konsoldakinden çok daha fazla sayıda poligona sahip oyuncuların tipik özellikleri de -Cristiano Ronaldo’nun enteresan küpeleri gibi- detaylı bir şekilde oyundaki yerini bulmuş. Ancak bundan çok daha önemlisi, bütün bu detaylandırma ve yüksek çözünürlük PES3’teki yavaşlık sorunsalına takılmadan yoluna devam ediyor. Konsoldaki PES4’ü oynayanlarınız bilir, 5-6 kişi bir araya geldiği zaman oyun yavaşlıyor, frame sayısı düşüyordu; kısacası Playstation 2 bu oyunu “kaldıramıyordu”. PC’ye eskisinden çok daha iyi bir şekilde uyarlanan oyunda böyle bir sorundan eser yok. Velhasıl kelam, Playstation 2’nin sabit çözünürlüğü olan 800×600’ün fazlasıyla üstüne çıkabildiğiniz oyundaki yumuşak ve göz alan grafikler ilk dikkat çekenler arasında.
Az önce belirttiğim gibi oyun PC’ye çok daha iyi uyarlanmış. Önceki oyun PS2 için çıktıktan sonra alel acele PC’ye uyarlanmıştı, bu yüzden de sorun katsayısı tavana vuruyordu. PES4 ise sanıyorum en başından itibaren hem konsola, hem de PC’ye geliştirilmekteydi. Her ne kadar böyle düşünsek de oyun yer yer PES3’ü aratmayan uyarlanamama sorunlarına sahip. Öncelikle menülerde x’e basın, üçgene basın vb. gibisinden yerlere rastlamak mümkün. Konami’nin bu konudaki mantığını bir türlü aklım almıyor, çok mu zor ki bir fare koyup adam gibi bir menü yapmak? Aslında bazı menülerde fare imleci yer alıyor, ancak oyunun bir önceki menüde x’e basın demesi, ardından da fare koyup beni seçim yapmaya zorlaması dengesizliğini gözümüze sokuyor adeta. Önceki oyunda yukarıdan aşağı doğru menüye sahipken PES4, yatay bir menü ile karşımıza çıkıyor. Ancak şunu söylemeliyim ki PES3’ün menüsü her ne kadar karmaşık ve PS2 kırması olsa da çok daha estetik ve şık duruyordu.
Dengesizliği bir tarafa, menüler çok daha kapsamlı hale getirilmiş PES4’te. Emekleyen bir takımı kollarından tutup kaldırmak için uğraş verdiğiniz Master League kısmında oyuncularınızın yeteneklerinin zamanla değişimi küçük bir kısımda size bildiriliyor, siz de buradaki rakamlara göz atarak gözlerinden ışık saçan oyuncularınıza daha çok 11’de bulunma şansı verebiliyorsunuz. Sadece master league’de değil, hemen her menü yeni özellikleriyle karşınıza çıkıyor. Nispeten daha kolaylaştırılan transfer kısmında yeni yetenekleri sıralama, belirli alanlar için oyuncuları sıralama gibi gözcülerinize görev verebiliyor ve tek celsede oyuncuyu saflarınıza katabiliyorsunuz. Gel gelelim mevzubahis konuda para yerine puan sistemi kullanıldığından transfer sistemi, gerçektekinden kilometrelerce uzakta bir
PES4, menülerinden tutun transferlere kadar bir Football Manager derinliği içermediğinden genel olarak içeriği idare eder düzeyde. Fakat PES4 bir menajerlik oyunu değildi sonuçta, değil mi?
Neyse ki tüm bu komikliği gerçekçi bir hale sokmak bizim elimizde. Oyunu oynamaktan başını kaldırıp da kim kafa patlatır, bilemiyorum ama edit menüsünde oyuncuların isimlerinden yaşına, yeteneklerinden ayakkabısına, ayakkabı bağından ayak tırnağına kadar neredeyse her şeyiyle ilgilenebiliyorsunuz. Bu sayede patlatılan kafalar, gerçekçi ve güldürmeyen bir oynanış olarak geri dönüyor
Maç ekranı tek kelime ile “mükemmel” Oyuncuların hareketleri, sahaya dağılışları, duruma göre pozisyon almaları ve TV’den fırlama animasyonları ile Pro Evolution Soccer 4’ü futbol “simulasyonu” yapan bu gerçekçilik, sadece topun gidişine bakarak dahi anlaşılabilir. Muazzam fiziklere sahip oyunda FIFA’daki top görünümlü balondan eser yok. Birebir pozisyonlarda rahatça görebileceğiniz fizik motoru nasıl bir zekanın ürünüdür bilemiyorum ancak bu dahiyane sistem, her pozisyona uygun ve tamamen gerçekçi animasyonu seçerek oyunu futbol oyunundan “simulasyona” taşıyor. Küçük görünmesine karşın işlevi büyük olan bu sistem aslında PES’in FIFA’yı ezmesini sağlayan. Top ve futbolcuların fizikleri ile animasyonları arasındaki bu muhteşem uyum FIFA’nın ipini çeken.
Maçların kalitesine gölge düşüren unsurlardan bir diğeri ise spiker ve yorumcular. Kısa bir pası “uzun bir atış” olarak nitelendiren, kaleye en az 5 metre farkla giden bir atışa “çok az farkla dışarıda sayın seyirciler” diyen, buna karşılık aynı zamanda “amma yukarıdan attı ha” diyen diğer yorumcu ile spikerlerin olmayan uyumunu izlemek çok keyif veriyor. Şansal ile Erman hocanın birlikteliğinden dahi daha fazla insanı güldüren, güldürürken de düşündüren (?) oyunun bu özelliğinin aslında ne kadar kötü olduğunu gülme seansı bittikten sonra anlayabiliyorsunuz. Ve yine anlıyorsunuz ki hiçbir yorumcu Erman hoca kadar komik olamaz.
Kornerler:
Normal atış: D
Falsolu atış: Sağa veya sola ok (falso vermek istediğiniz yöne göre)
Yerden atış: D + aşağı ok
Orta yüksekten atış: D + yukarı ok
Yerden kısa korner: X
Paslar:
Normal pas: X
Derinlemesine pas: W
Havadan uzun pas: D
Yerden uzun pas: X’e birkaç saniye basılı tutun
Uzun derinlemesine pas: W’ya birkaç saniye basılı tutun
Serbest vuruşlar:
Normal vuruş: A
Çok sert atış: A + yukarı ok
Çok zayıf atış: A + aşağı ok
Sert atış: A + C
Zayıf atış: A + E
Falsolu atış: Sağa veya sola ok
İki kişili serbest atış: F1 – ikinci kişiyi seçme
İkinci kişi atış: Q + pas veya şut
İkinci kişinin topun üstünden atlaması: R3 (bu tuşu Options-Button Configurations’tan kendiniz ayarlayabilirsiniz)
Bunların dışında serbest vuruşlarda kaleciyi öne çıkarmak için W’ya basmanız gerek.
Taç atışları:
Kısa atış: X
Uzun atış: D
Derinlemesine atış: W
Takım savunması:
Oyuncuların zıplaması: A
Oyuncuların durması: X
Oyuncuların ileri doğru zıplaması: D
Oyuncuların ileri çıkıp zıplamaması (hehe): D + X